Değerli Basın Emekçileri,
Bugün Dr. Ersin Arslan’ı yitireli üç yıl oldu. Her ölüm erkendir ama Ersin’in ÖLÜMÜ çok erken. Yaşamının baharında 30 yaşında, umutları, gelecek hayalleri olan bir hekim iken, bir hasta yakını tarafından, hastane içinde bıçaklanarak yaşamını yitirdi.
Sağlık örgütlerinin yıllardır haykırdığı şiddeti Sağlık Bakanlığı da nihayet gördü ve sorunları çözmese de 113 şiddet bildirim sistemini kurdu. Sağlık Bakanlığı 113 Beyaz Kod kayıtlarına göre; 14 Mayıs 2012’den 2015 Mart ayına kadar 31767 sağlık çalışanı şiddete uğramıştır. Saldırıların üçte biri fiziki saldırıdır.
Yani Bakanlığa her ay 1000’e yakın, her gün 30’dan fazla sağlıkta şiddet olgusu bildirilmiştir. Bu rakamlar hastanelerde, polikliniklerde aile sağlığı merkezlerinde yaşanan kavgaların, itiş kakışın sadece bildirilen bölümüne aittir.
Sağlık Bakanlığı Ersin’in ölümünden bu yana sağlıkta şiddeti önlemeye katkısı olabilecek hiçbir gerçek tedbir almamıştır. Alınan önlemler son derece yetersizdir, öte yandan tüm sağlık çalışanları politikacılar tarafından hedef olarak gösterilmiştir. Yetkililerin “iğne yapmayı bilmezler, doktor efendi, mani mani mani, muayenehaneden geçmeden hastaya bakmazlardı, tuzu kurular, 150 dolara doktor getiririm ” sözleri, miting meydanlarında kitlelere hekimlere yönelik çektirilen yuhlar, halen kulaklarımızda çınlamaktadır.
Şimdi görevini yaptığı için katledilen Ersin, SABİM’le taciz ettiğiniz Melike size ne desin? Sağlık ortamında şiddetin temel nedenlerinden biri sağlık sisteminin kendisidir. Kışkırtılmış bir sağlık hizmet talebi nedeni ile ağır bir iş yükü oluşturulmuş ve bu iş yükü hem çalışanları hem de sağlık hizmeti alanları ciddi biçimde olumsuz etkilemiştir. Ülkemizde sağlık sisteminin ciddi sorunları vardır. Bu koşullarda iyi hekimlik ve iyi sağlık hizmeti sunulamaz, bundan hem hekimler, hem de hastalar ve toplum olumsuz etkilenmektedir.
Bizler bugün Türkiye’nin her yerinde, tüm hastanelerde, sağlık alanında yaşadığımız şiddeti, bu şiddetin nedenlerini, çözüm önerilerini tartışacağız,
Bugün Oslo’da Dünya Tabipler Birliği Toplantısı’nda Türkiye’nin önergesi olan 17 Nisan Sağlıkta Şiddeti Önleme Günü de tartışılacaktır.
Bu eylem ve etkinliklerimizdeki temel amacımız; sağlık sistemindeki yanlışlıklara DUR demek ve sağlık emekçilerinin sorunlarına dikkat çekmektir.
Halkımıza daha iyi bir sağlık hizmeti sunabilmek için; halkımızı verdiğimiz bu mücadelede yanımızda olmaya, hükümeti; şiddeti doğuran, emekçileri ve halkı mağdur eden bu sistemi ortadan kaldırmaya, işkolundaki sağlık emek ve meslek örgütleri olarak birlikte çözüm üretmeye davet ediyoruz.Taleplerimizin yerine getirilmesi için, daha etkili eylemlerle ve daha kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sağlık hizmetlerine olan talebin kışkırtılmamasını, toplumun doğru yönlendirilmesi ve bilgilendirilmesini istiyoruz. Kar amacı ile gereksiz kaygı ve korku yaratarak toplumu hastanelere yığmak son derece yanlıştır.
Şiddet olayları karşısında hukuksal olarak şiddet uygulayanların gerekli cezaları görmesini bu konuda tolerans gösterilmemesini istiyoruz.
Sağlıkta şiddeti önlemeye dönük yasal durumun güçlendirilmesini istiyoruz. Şiddet olguları karşısında yöneticilerin duyarlılık göstermesini istiyor, her türlü şiddetin kayıt altına alınmasını ve nedenlerinin incelenmesini arzu ediyoruz.
Sorunlarımızı şiddete başvurmadan çözebildiğimiz, sağlıklı huzurlu bir toplum diliyor, çalışırken meslekleri başında öldürülen meslektaşlarımızı saygı ile anıyor, Bu Şiddet Sona ERS!Ndiyoruz.
HTO (Hatay Tabip Odası) HAHED (HATAY AİLE HEKİMLERİ DERNEĞİ) HATAY DİŞ HEKİMLERİ ODASI SES HATAY ŞUBESİ (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası)